Bir atardamarda travma oluştuğunda, kanama o kadar hızlı ve yoğundur ki, çoğu zaman yardım ulaşamadan yaralının öldüğü bilinmektedir. Değişen muharebe ortamlarına uyum gösterebilmek için daha iyi turnikeler geliştirmeye dönük biyomedikal araştırmalarda büyük artış olmuştur. İdeal bir turnike etkin, kolay kullanımlı, güvenilir, en yüksek lojistik imkana sahip ve dayanıklı olmalıdır.
Kanama kaynaklı kayıplar kendi içinde incelendiğinde; yüzde 20’sinin atar/toplardamar yırtılması olduğu görülür. Eğer zamanında uygun ilkyardım yapılabilirse, bu kayıplar ciddi oranda azaltılabilir. WDMET verilerinde kanamadan hastanede şoka giren görülmese de hastaneye gelen yaralıların yüzde 10’u kanama şokundadır. Kalan yüzde 80’lik grup ise yaklaşık 10 değişik anatomik bölgeden yaralanmış olduklarından 10 dakika içerisinde hayatlarını kaybedenleri gösterir. Bu yaralılara yapılabilecek yardım, gelişmiş ilkyardım ve gelişmiş biyoteknoloji temelli sistemlerle metabolizmayı cerrahi müdahaleye kadar stabil tutma üzerine kuruludur.
Yaralanmalar ve Nedenleri
Günümüzün asimetrik muharebelerinde yaralanma verilerine baktığımızda, yaralanma mekanizmalarında parça tesirli mühimmat ve hafif silah yaralanmaları arasında yüzde değişiklikleri gözlenmektedir. Örneğin Lübnan’daki meskûn mahal muharebelerinde hafif silah kaynaklı yaralanmalarda yüzde 36, şarapnel kaynaklı yaralanmalarda ise yüzde 57’lik bir azalma gözlenmiştir. Oranlardaki bu azalmaya rağmen kanama kaynaklı kayıplar yüzde 41’den yüzde 56’ya yükselmiştir1. Konu üzerinde yapılmış ve yapılmakta olan bilimsel çalışmalar, vücuttaki yaralanmaların yüzde dağılımı şöyle göstermektedir
Muharebeler | Baş-Boyun | Toraks (Gövde) | Abdomen (Karın) |
Uzuv (Kol/Bacak) |
Diğer |
I. Dünya Savaşı | 17 | 4 | 2 | 70 | 7 |
II. Dünya Savaşı | 4 | 8 | 4 | 75 | 9 |
Kore Savaşı | 17 | 7 | 7 | 67 | 2 |
Vietnam Savaşı | 14 | 7 | 5 | 74 | – |
Kuzey İrlanda | 20 | 15 | 15 | 50 | – |
Falkland Adaları | 16 | 15 | 10 | 59 | – |
Körfez Savaşı (UK)** | 6 | 12 | 11 | 71 | 32* |
Körfez Savaşı (ABD) | 11 | 8 | 7 | 56 | 18+ |
Afganistan (ABD) | 16 | 12 | 11 | 61 | – |
Çeçenistan (Rusya) | 24 | 9 | 4 | 63 | – |
Somali | 20 | 8 | 5 | 65 | 2 |
Ortalama | 15 | 9,5 | 7,4 | 64,6 | 3,5 |
Günümüz muharebe şartlarında çeşitli özellikler gösteren anti personel mayınları ve bubi tuzakları olarak da adlandırılan; her türlü yanıcı, patlayıcı ve zehirleyici kimyasallardan ya da mevcut bomba ve mayınlardan yapılan ve sensörlü ya da elektromanyetik dalga yayan bir uzaktan kumanda (cep telefonu vs) ile harekete geçen el yapımı patlayıcılar en sık rastlanılan yaralanma kaynaklarıdır. Bu tür patlayıcılarla ilgili çalışmada aşağıdaki bulgular elde edilmiştir
Durum | Yara |
1 | Gömülü mayın ile temasa geçildiğinde: alt uzuvlarda, kalça bölgesinde ve genital organlarda ağır parçalanma hatta uzuv kopmaları oluşur. |
2 | Patlayıcıya yakın bir mesafeden temasla: daha az şiddetli alt uzuv yaralanması, daha az kopmalar, kafa, göğüs ve karın parçalanmaları oluşur. |
3 | Keşif ya da mayın döşeme/imha ekiplerinin karşılaştıkları ağır kafa ve üst uzuv yaralanmaları oluşur. |
Bu bulgular ışığında patlayıcı yaralanmalarında ilk 5 dakikalık süre içinde yapılması gereken kanamanın kontrol altına alınması, hava yolunun açılması, suni solunum yapılması, kalp masajı yapılması ve damar yolundan sıvı verilmesi ile atel ve traksiyon kitleriyle yaralı bölgenin sabitlenmesidir. Kanamanın yoğun olduğu düşünülürse bir hemostatik ektremite turnikesi, uzuv kopmaları için acil travma bandajı ve gerekirse ekstra turnike kullanılmalıdır. Eğer ikinci sırada yer alan bir durumla karşılaşılırsa normal şartlarda kullanılacak malzemenin neredeyse iki katının kullanılması gerekecektir. Bu işlemler yapılmadan sadece klasik harp paketindeki tamponlarda kanamayı kontrol altına almak fazlasıyla zordur. Ayrıca ambulans helikopterin iniş emniyeti sağlanmadan yaralı tahliyesinin yapılamaması, geliş ve gidiş zamanları da hesaplanırsa, mayın kaynaklı kayıpların nedenleri rahatlıkla anlaşılır.
Sonuç olarak; çatışma alanında yaralı askerin kendi kendine yapabileceği veya yanında çatışan arkadaşları ya da Kıt’a tabibi tarafından yapılan ilkyardım her türlü koşulda tam donanımlı bir cerrahi hastanedeki tedbirlerden daha çok hayat kurtaracaktır.
Aynı zamanda, dünya çevresindeki travma cerrahları ciddi travmayı, takip eden ilk kritik ‘altın saat’in pelvis kırıklarını sabitlemede oynadığı rol üzerinde hem fikirdirler. Otomatik Pelvik Sabitleme Kemeri, pelviK yaralanmalarında bilimsel olarak etkinliği ve güvenirliliği ispat edilmiş ilk ve tek güç kontrollü dairesel pelvis kemeridir. Şüpheli her türlü kazada muhakkak uygulanarak yaralı sabitlenmelidir.
Bu tip kırıklardaki potensiyel iç kanama olasılığı yüzünden, ilk yardım protokollerine kalça çevresine toparlayıcı bir ürün kullanımı eklenmiştir. Otomatik Pelvik Sabitleme Kemeri’nin yaratılmasına yol açan araştırmalardan önce, sahada ve acillerde kullanılacak bir bağlayıcı teknik veya güvenli bir ürün bulunmamaktaydı. Ticari bandajlar ise, yaralıya uygun miktarda çevresel kompres gücü bilimsel olarak sağlamaktan uzak ürünlerdi.